Her gün bal börek yese insan bıkar diye bir laf var ya. Aynen işte öylesi insan hayatında acı da ister. O yüzden hayatta yaşadığımız olumsuz duygular mutlaka olacaktır. Peki bu anlarda ne yapmalı?

 

İnsanın kabullenemediği her duygusu, dışarıya akmayan bir irin gibi bedenini ve ruhunu ele geçirir. Affetmenin özgürlük olduğunu bu yüzden sıkça dile getiririz. İnsan affedebilmeli ki kendini o duygudan özgürleştirsin. Kendi içinize baktığınızda da affedemediklerinizin sizin ne kadar zihninizi doldurduğunu görürsünüz. Bazı insanlar özellikle olumsuz yaşadığı anlarda ne kadar da takılır kalırlar değil mi? Anlatırlar da anlatırlar. Hiç bitmez yaşadıkları ve yaşatılanlar… Aslında başka bir kişi değil o kendine bunu yaşatıyor. Bitirmiyor mevzuyu devam ettiriyor ve orda takılıyor. Birşeyin yaşandığı inkar edilemez ancak burda takılmak işte o sizinle alakalı olan.

Duyguların Beden Üzerindeki Etkisi

Duyguları olumlu ve olumsuz duygular olarak iki boyutta ele alırsak, heyecan, mutluluk, neşe, iyimserlik gibi duygular olumlu; keder, üzüntü, korku, kızgınlık, öfke, nefret, şiddet, kıskançlık gibi duygular ise olumsuz olarak tanımlanabilir. İşte bu olumsuz duyguları hiç yaşamaması mümkün değildir. Ancak yaşadığı anda bunların varlığını Kabul edip duygularını düzene sokması gerekir. Eğer bunu yapamaz ise kendisini aynı durumun bir daha yaşanmaması adına koruma altına alacak ve kendini kısıtlamaya başlayacaktır. Bu da zamanla ruhsal ve bedensel birtakım rahatsızlıklara sebep olabilir.

bedendeduygu

Bir duyguyu yaşadığınızda ya onu bastırıp reddetmeye çalışırsınız ya da kabullenip önünüze bakarsınız. Çoğu zaman teslim olma ve pes etme ile karıştırılan ve gerçekte şifa veren kabullenme, işlevsel olmayan değişim çabalarının terk edilmesini ve aktif bir biçimde, duyguları duygular olarak hissetmeyi, düşünceleri düşünceler olarak düşünmeyi ve anıları anılar olarak hatırlamayı ve benimsemeyi içerir. Rahatsızlık yaratan düşünceler, duygular ya da koşullarla başa çıkabilmenin alternatif bir yolu olan kabullenme; şimdiki andaki deneyimden kaçmak yerine kişiyi deneyime doğru dönmeye ve duygularına açılmaya yönlendirir. Bu sayede kişi duygularıyla yüzleşir, onları ifade eder, hoşa giden, gitmeyen deneyimlerle birlikte olmayı ve onları kabul etmeyi öğrenir. Bu nedenle kabullenmenin anlamı, rahatsızlık verseler de, hoşa gitmeyen duygulara, kişilere veya olaylara yer açmak ve bunlarla uzlaşabilmektir.

Olumsuz Durumlar İle Nasıl Başederim?

Olumsuz duyguların varlığını kabul edip, onlarla yaşamayı öğrenmek için;

 

“Birine öfkelenme özgürlüğüm yoksa, onu sevmeyi seçemem, sevmeme özgürlüğüm olmayan birini de gerçekte sevemem.”

 

“Bir tehlike durumunda korkmam çok normal, çünkü bu benim için daha önce tecrübe etmediğim bir durum.”,

 

“Suçluluk ve günahkârlık hissedebilirim, o zamanda, o anki benliğimle, o şartlarda en doğru olanı yaptım, şimdi geriye dönüp kendimi yargılamam doğru değil, eğer kendimi bu şekilde yargılarsam bu beni insanlıktan çıkartır.”,

 

“Yeni bir şey deneyimlerken tedirgin olmam doğal ve olağan bir durum, çünkü eski güvenli gelir, yeni ise korkutucudur ama yeniyi ısrarla denemeye devam edersem o da alışkanlığa dönüşür, zamanla, eski olur ve böylece tehlikeli olmaktan çıkar, deneyip göreceğim.”,

 

“Gerçek hayatta ‘böyle hissetmem lazım’, ‘şöyle hissetmemem lazım’ diye bir şey yoktur, çünkü hislerim ne yöne gideceğini gerekliliklere sormaz.”,

 

“Üzerini örttüğüm her şeyin altında kalırım, çünkü bu durumda eksik olduğumu anlarım, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden, eksiğimi, beni zaten eksik bırakandan dilenirim bir ömür boyu, bu da beni bağımlı yapar.’’

 

şeklinde düşünmek gerekir. Böylece insan bu tür olumsuz duygularıyla uzlaşabilir, bu duyguların davranışlarını ve seçimlerini yönlendirmesini engelleyebilir. Bu süreçte yapılabilecek diğer bir şey de kişinin alamadığı ilgiyi, saygıyı, duygularına dair anlayışı, korunmayı ve koşulsuz sevgiyi kendi kendine gösterebilmesidir.

 

İnsan ancak kendi kendinin seveni ve değer vereni olabildiğinde yetişkin, olgun, özgür ve mutlu olabilir. Böylece insanoğlu kaçmak yerine savaşmış olur; biraz canının yanmasına izin verirse, canının yanması geçebilir.

özgürleşme

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment