İnsanın bütün amacı nedir şu hayatta? Yemek, içmek, eğlenmek için mi geliriz Dünya’ya? Ya da kulluğumuzu ispat etmek mi din alimlerinin dediği gibi? Daha farklı bir amacımız da olamaz mı?

İki farklı hücrenin bütünleşip bir hücreye dönüşmesi ile meydana geliriz hepimiz. Sonra bu hücrenin bilgisinin diğer hücreye vermesi ile ikiye bölünür sonra dörde sonra sekize derken çoğalır da çoğalır hücrelerimiz. Sadece sinir hücrelerimizin bile 100 milyon olduğu bir yapıyı oluşturur bir hücrenin ikiye dönüşmesi. BU fizyolojik oluşumumuz peki ya ruhsal oluşumumuz? İşte o da tam olarak bir iken bilgisini aktararak çoğalmaya dayanır. Önce bir oluruz annemizle. Ayrılmak istemeyiz ve içinde bulunduğumuz güvenli sıcacık yuvadan ayrılış ilk travmamızdır bizim. Doğum! İlk ayrılık, ilk sancı, ilk hüzün… Yine bir iken iki olmak… Annemiz ile hep o birlik haline dönmek isteriz uzun bir süre. O kadar güvenli bir ortamı kim bırakmak isterdi ki? Bu nedenle önemlidir annemizle ilişkilerimiz. Her yeniden bir olmak istediğimizde annemiz gibisini arayıp buluruz. İlişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, öğrencilerimizde… Yine de büyürüz her yeni güne yepyeni bir bilgi alarak. Annemizin, babamızın ve çevremizin bize aktardıklarını öğrenerek. Onlardan aldığımız her bir ruhsal aktarım yani duygular ile hep ikiliğimizi bir etmeye çalışırız. Sonra biz de bilgilerimizi aktaracak anneler oluruz bir gün ve gerek fiziki gerek ruhsal olarak bir canlının doğumuna ev sahipliği yaparız. Bizdeki bilgiyi yeni bir canlıya aktararak… Zaman geçer gider ve ölüm gelir bu hayatın son noktasında. İşte orda da doğduğumuz yere döneriz ve yine iki iken bir olur, bütünleşiriz.

Hayatın Amacı Nedir?

Belirli yaşlarda kaybeder insanoğlu yaşam amacını. Bir sonra ki adımda ne yapacağını bilmez, karamsarlığa kapılır, sanki sonlandırması gerek gibi gelir hayatı. Orda bir bakmak lazım nedir bu bütünleşmek ve her daim hücrelerimin, ruhumun bana haykırdığı bildiklerimi aktararak bir iken iki olmak? Ne biliyorsan onu aktarmaktır ve kendini bir adım öteye taşımaktır amacın! Çoğumuza aktarıldığı gibi önemli olan matematik, fizik, kimya bilgisi ve ya mühendis, doktor olmak değildir önemli bilgi aktarımı! Bir insanın yaşamı için en önemli aktarman gerekenler dürüstlüktür, sevgidir, şefkattir, merhamettir, saygıdır, duygudur, sadakattir. Bunlar ruhun aktarımıdır, diğerleri bilgidir ve okulda öğrenilir. Senin amacın bir ebeveyn olarak ruhunu aktarmak ve çocuğun ile bir olmaktır. Ki o başka yerlerde bir olmayı aramasın, senin ile bütünleşsin ve ayrılması gerektiği yerlerde de ayrılsın. Sen yaşam amacını kaybettiğinde kişisel gelişimler, yaşam koçları diye bir şeyler çıkar karşına. Faydası olduğu noktalar elbet vardır olmasına. Ancak oralarda hep söylenen anneden – babadan ayrılışlar, kopuşlar seni bir ederken tekrar nereye tutunacağını söylemez! Seni bir eder de insan bir bütün olmak ister, başkasına tutunup aktarmak ister!

 

“Ben ne bilirim ki evladım” diyen teyzedir en çok bilen. Tevazusunu paylaşır sizinle, alçakgönülü öğretir. Şimdi bildiklerini bir geçir içinden. Sevmeyi biliyor musun sevmeyi? En önemlisi o! Onu biliyorsan zaten ruhun doğruya yönelecektir! İçinde sevgi olan insan adaletsiz davranamaz, kötü niyetli de olamaz. Sev sen hayatı ve aileni, şimdi aktar bütün bildiklerini!