’Daha ne yapıyım bilmiyorum ki’’ erkeklerin her kavgada ettikleri ana söz haline geldi neredeyse. Ben çok sık duyuyorum aile ve çift terapisinde, çaresizliklerini anlatan bu cümleler için ettikleri çabanın ne kadar da boş olduğunun farkında olmadan.

Kadınlar ne ister?

Bir kadının fıtratında naiflik vardır, evet verdiğiniz her görevi her işi fazlasıyla yerine getirir, sırtlar, ona ait olmayan her türlü sorumluluğu dahi fazlasıyla yerine getirir. Bunları yaparken arada bir ayağı tökezler, yere kapaklanacak gibi olur ancak yine kalkar, çünkü kalkmak zorundadır daima. Kadın güçlü olmak zorundadır, düşme şansı yoktur onun. Çocuğu vardır ona bağlı bir kocası vardır hepsi onun omuzlarındadır. Daha çocukluktan inşa edilirken kişiliği hep buna benzer cümleler ile güçlü tutulmaya çalışılır. Duyguları vardır tam açığa çıkacak ‘’saçmalamak’’ olur adı. Fikirleri vardır söylenecek ‘’boş boş konuşmak’’ olur adı. Sonra büyüse de ‘’kadının adı yok’’ olur. Ne duygusu değer görür hayatta ne fikirleri. Bu sefer tutunmak için her türlü gücü eline alıp yapmaya çalışır severek ya da sevmeyerek.

Kadın Çoğaltır

Bir kadına verdiğiniz her şey iki katı olarak size döner. Sevginiz de, özleminiz de, fedakarlığınız da… Çünkü yapısında çoğaltmak, aldığını büyütmek, feda etmek vardır. Kalbini sevgiyle doyurduğunuz zaman ne maddiyat görür gözü ne de söylediği tüm sorumluluklar. Tek dileği ve tek istediği sizden gördüğü değer, ilgi ve alakadır. Kendini iyi hissetmesi için sizin somut olarak ev işlerini yapmanıza ihtiyacı yoktur çoğu zaman. Çünkü kadın onları da idare edebilecek kadar güçlüdür ama o işlerini yapmanız esnasında verdiğiniz benim için değerlisin mesajına ihtiyacı vardır. Bir kadının hayattaki en büyük korkusu sevgi unsurunu kaybetmektir. Bir erkeğin ise gücünü… Kadın o yüzden yaptığınız her şey de ya da ettiğiniz her kavgada olan istediklerinde size hep aynı mesajı verir; ‘’Ben sev, beni düşün, beni beğen.’’

Buna örnek onlarca vakamdan bahsedebilirim size. Bahsetmek istediğim evliliklerinin ilk zamanlarını bir çiçekten ötürü her gün kavga etmesi üzerine danışmanlığı yaptığım bir çift. Evlendikten sonra kadının iş yerine belirli periyodlarda gönderdiği çiçekleri kesen adam ne kadar büyük bir hata yaptığını benimle tanıştıktan sonra öğrenecekti. Yanımda dahi ettikleri kavga da ‘’çiçek’’ ten başka bir şey konuşulmuyor, adama göre artık evlenilmiş ve evde ona fazlasıyla getirdiği çiçekler neden yetmiyordu? Kadına göre ise işyerinde söylenen birden çok sözler, önceden hissettiği ilgiyi evlendikten sonra göremeyeceği korkusu çiçek olarak gün yüzüne çıkıyordu. O çiçek birkaç seanstan sonra gönderildi gönderilmesine ama altta yatan duygunun ifade edilmesi ne kadar zordu çiftimiz aslında bunu öğrendi.

Şimdi sözüm beylere, bir kadın aldığınız pırlantada da çiçekte de aynı şeyi görmek ister; onu düşündüğünüzü. İsterseniz bir kutu içine birlikte yediğiniz çikolataların ambalajlarını koyun, isterseniz gözünüzden onun için akıttığınız iki damla yaşı ikisi de tüm istenilen pahalı şeylerin önüne geçecektir. Her akşam eve geldiğinizde soracağınız bir cümle akşamınızı kurtaracaktır; ‘’Günün nasıl geçti?’’ Belki fiziksel değişimleri, belki hayat mücadelesi nedeniyle ne derseniz deyin kavga çıkan ortamda sarılarak erkek olarak yanında olduğunuzu hissettirmek, bütün yükü onun değil birlikte omuzlayacağınızı söylemek rahatlatıcı olacaktır. O zaman kadınlar ne ister sorusu ile çekilen filmler yazılan kitaplar için cevap hep aynı olacaktır.