Dünyadaki ilk gıdamız anne sütü. Hem annemize daha çok sarılmamızı sağlayan hem de bizi besleyen bu güzel gıdanın yararlarını, neden bu kadar önemli olduğunu, anne sütünü alan bebek ile alamayan bebek arasındaki farkları biliyor muyuz?

Anne Sütü

İlk saatlerden itibaren bebeğin istekle, uygun koşullarda ve doğru teknikle emzirilmesi anne sütü ile bebeğin beslenebilmesi için en önemli koşuldur. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları memedeki sütün boşalmasını sağlar ve yeni süt yapımını uyarır. Dünyadaki ilk anlarda bebeğin beslenmesine uygun olarak kolostrum adı verilen yoğun ve kıvamlı çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin ilk süt üretilir. Sinir, beyin gelişimi ve görme işlevi için gerekli besinlerden zengin olması sebebiyle bebeğin ilk sütü çok önemlidir. Kolostrum 5 – 10 gün arasında geçiş sütü şeklini alır ve 3. Haftadan sonra olgun süt özelliğindeki sütün üretildiği kıvamı ve renginden anlaşılabilir.

Anne Sütünün Faydaları

İlk altı ay bebeğin organlarının dış dünyadaki uyumunu en kolay sağlayabileceği besin anne sütüdür. Anne sütü A, D, B12 vitaminleri acısından, bağırsağın olgunlaşmasını sağlayan epidermal büyüme, alerji ve intolerans oluşmasını engelleyen büyüme etmenlerinden zengindir. Bu nedenle anne sütü alan bebeklerde alerjik rahatsızlıklar daha az görülür. İçerdiği minerallerle birlikte bebeğinizde sağlam bir temel oluşturarak bazı kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır. ( Tip I diyabet ( çocukluk çağı diyabet ) , çölyak, şişmanlık, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon ) Bebeğinizin sindirimine yardımcı aktif enzimler içerir. Anne sütü alan bebeklerde kabızlık ve gaz sorunu daha az görülür.

 

İçerisinde bulunan besin öğeleri bileşimi bebeğin tüm gereksinimlerini karşılamak üzere üretilen anne sütü tüm koruyucu maddeleri içerir. Bu sayede anne sütü alan bebekler daha az enfeksiyon kaparlar. Hatta 2013 yılında “ Clinical and Translational Immunology “ adlı bir çalışmayla, bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda anne sütünün içeriğinin değiştiğini, annenin meme uçlarında bulunan reseptörlerle bebeğin tükürüğündeki virüs ve bakteri gibi patojenlerin taramasının yapıldığını ve bebeğin ihtiyacı olan antibiyotiklerin süte çarçabuk dahil edilerek bebeğe aktarıldığını kanıtlayan testler yapılmış.

 

Her zaman steril, hazırlaması kolay, sıcaklık – soğukluk derdi olmayan bu muhteşem besin öğesini bebeğin anneden alma yöntemi de ayrıca muhteşem bir andır. Emzirme ile bebeğin anne ile tentene teması sağlanarak bebek kendini daha güvende hissedecek ve ruhsal doyumunu sağlayacaktır. Tentene temas anne ile bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirerek sevgi dolu bir ilişki sağlar, bebeğin zeka gelişimine yardımcı olur ve sosyal ilişkilerinde güçlü bir erişkin adayı olmasını sağlar.

 

Süt yapımını belirleyen en önemli iki faktör bebeğin sık emmesi ve memelerin boşaltılmasıdır. Yorgunluk ve stres, ruhsal sıkıntılar ve en önemlisi emzirmeye isteksizlik, anne sütü miktarını azaltabilir. Meme büyüklüğü süt yapımında önemli değildir. Yine meme başlarının düz veya içe çökük olması bebek doğru teknikle emzirilirse sorun olmaz. Annenin yeterli sıvı alması ve dengeli beslenmesi yeterlidir. Aşırı kalorili, şekerli yiyecek ve içeceklerin süt yapımına katkısı yoktur. Sıvı alımının aşırısı da sakıncalı olabilir. Sebze ve meyveler, yeşil salatalar bolca tüketilmelidir. Anne yeterli süt ve süt ürünleri ile protein ve demir içeren gıdaları dengeli bir şekilde almalıdır. Gebelikte olduğu gibi, kalsiyum ve demir desteği sürdürülmelidir.

Peki bebeğin yeterli beslendiğini nerden anlaşılır?

Bebeğin yeterli beslendiği, günde en az beş kez idrar yaparak bezini ıslatması, en geç 15. günde doğum kilosuna ulaşması ve ayda en az 500-600 gram alması ile anlaşılır. Bebeklerde ilk günlerde görülen doğal tartı kaybının nedeni vücutta su oranının azalması ve suyun yer değiştirmesidir; anne sütü yetersizliğine bağlanmamalıdır. Dışkılama sayısı, bebeğin huzursuzluğu, uyku düzensizliği veya aşırı ağlaması anne sütü miktarı açısından güvenilir kriterler değildir. Çok iyi tartı alan bebeklerde de benzer yakınmalar görülebilir. Sadece bezin hep kuru bulunması ve sürekli olarak koyun pisliği gibi ufak ve sert parçalar halinde az miktarda kaka yapılması açlık bulgusu olabilmektedir. Bunlar dışında en önemli kriter, bebeğin yeterli kilo almamasıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre emziren kadınların oranları daha yüksek olsaydı yılda 1.5 milyon bebek kurtulacaktı. Anne sütü ile beslenmeyen çocuklarda ölüm oranları beslenenlere göre 4-6 kat daha fazla. Ve ne yazık ki yine çalışmalar gösteriyor ki ilk altı ayda sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı sadece %1.3.

Emzirme kampanyalarının çoğalması ve günümüz bilinçli anneleri ile umudumuz bu sayıların iyileşmesi yönünde.

e