Bir an için etrafınızdaki kimsenin hiç yalan söylemediğini, gerçek mi diye hiç düşünmediğinizi düşünün. Gün içerisinde kaç defa acaba bu doğru mu diye endişeleniyorsunuz? Yalana yalan ile cevap veriyor ya da gerçekten bir doğruyu elde etmek adına yalan söylemek zorunda kalıyorsunuz. Peki nedir bizi yalana sürükleyen sebepler?

 

Eğer gerçekten yalan söylemenin toplumsal olarak bir işe yaradığını ve hiç yalan söylenmeyen bir dünyada kaos oluşacağını düşünüyor olmalısınız. Psikolojik olarak patolojik olmadığı sürece birey, kendisini zor duruma karşı korumak ve içinde bulunduğu durumdan dışlanmaması amacıyla yalan söyleyebilir. Yalan bireyin toplumsal düzene uyma ve itaat etme davranışının bir argümanıdır. Yaşadığınız topluma ve duruma göre yalanların algılanışı değişebilir. Yalan, bilerek doğruyu söylememek anlamına geldiğine göre kendimizce yalana renkler vermek ve onu meşrulaştırmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Bu tamamen psikolojik savunma mekanizmasıdır. Ancak silah dayalı bir askerin gizli bir bilgiyi vermemek üzere söylediği yalan kelime anlamı olarak yalanı yansıtıyor olsa da toplumsal anlamda doğru harekettir.

yalan

YALAN İFADELER İLE MUTLAKA KENDİNİ BELLİ EDER.

 

Yalan söylenirken zihnimizde ahlak ve vicdan yasalarını sağlayan süper ego tepkisel olarak kendini belli eder. Çünkü burasının görevi bilincimizin dışında olmak üzere, yerleşik ahlaksal bilgilerimiz ve o an yaptıklarımız arasındaki “çelişkileri” göstermesi ve bunu bize “rahatsızlık” olarak farkındalığımıza sunması açısından önemlidir. Ayrıca yalan söyleme esnasında alnımızın hemen arkasına gelen beyin kısmı ( prefrontal ) daha fazla çalışır. Çünkü, var olan bir şeyi, söz gelimi, gördüklerimizi anlatırken prefrontal korteks daha az enerji (glikoz ve oksijen) tüketirken, zihnimizden, olmayan bir şeyi kurgulamak, ortaya koymak, düşünen beynin daha fazla enerji tüketmesine neden olur. Onun içindir ki, bir şeyi okumak nispeten daha kolay iken, okuduklarınızdan yorum yaparak yeni çıkarsamalar yapmak hatta özet çıkarmak daha zordur. Birisinin bize yalan söylediği durumda bunu, ayna nöronlar vasıtasıyla (vücut dili, ses tonu vb.) hissederiz. Bizde de devreye girin amigdala ve insula ile rahatsızlık hissi başlar ve kaçınma davranışı gözlenir. Bir dönem gündeme gelen yalan makinelerinin nabız hızı, kalp atışına gore yalanın tespit edilebildiği söyleniyordu. Ancak yurtdışında yalan uzmanlarının fizyolojik verilerden ziyade kişinin mimiklerine bakarak yalan ve duygu tespiti yapabildiği biliniyor. Bir Amerikan dizisi olan Lie To Me dizisinde bu ayrıntıları oldukça görüyoruz.

 

Yalansız bir dünya kavramı olmadığını ve toplumsal gerçeklikled yüzünden olamayacığını görmek tabiki sürekli yalan söylemek ve kendi kişiliğimize olan saygımızı kaybetmek anlamına gelmiyor. Bu konuda söylenmiş en güzel söz Kant ‘ ın “ Her doğru her yerde söylenmez “ cümleleridir.