Biz televizyonsuz büyüyen son nesiliz. Hatta bizim de çocukluğumuzun son nesili nasibini alsa da televizyondan kanallara yetişemedik. İyi ki de yetişemedik ya masalların bir ucundan yakaladık. Babanemizin soğuk kış gecelerinde soba başında anlattığı hikayeler hani… Birbirinden gizemli, öykülerin iç içe geçtiği sobadan daha çok içimizi ısıtanlar…

Sonra görsellik girince işin içine bozulsa da masalların büyüsü hayal gücünü kimsenin yenemeyeceği apaçık ortada. Bize ne kadar tesir ettiyse o masallar bizim çocuklarımıza da aynı şekilde tesir edecektir. BU nedenle davranış değişikliği yapmak ya da hayal gücünü geliştirmek her ne sebeple olursa olsun çocuklarınız ile bir öykü saatleriniz olsun. Kimi zaman bilindik masallar olsa da bunlar aslında en güzel öykü sizin içinizde bulunduğunuzdur. Bu nedenle kendi hikayelerinizi kendiniz yazın.

EN ETKİLİ HİKAYELER İÇİN

  1. Çocuğun becerilerini ve olumlu deneyimlerini söyleyin: Mutlaka çocuğun olumlu yanları söylenerek başlanan hikayeler çocuğun hem daha aktif katılımcı olmasını hem de özgüvenini desteklemesini sağlar.
  2. Çocuğun kullandığı oyun, tv dilini kullanın: Ortak dil onun kullandığı dil olmalı ki daha rahat dikkatini yöneltebilsin.
  3. Çocuğu istenen noktaya ulaştıracak metaforlar kullanın: Öyküler hem öğretici hem tedavi edici olursa keyifi paha biçilemez. Örneğin bir karınca sürüsünün öğretici özelliklerinden bahsederken bir yandan da ortak davranış oluşturmayı amaç edinebilirsiniz. Böylece hem öğrenme isteğini hem de dikkatini arttırabilirsiniz. Karıncaların yardımlaşarak amaçlarına ulaşması gibi…
  4. Anımsanabilir metaforlar kullanın: Bunun için en kolay yol birbirleriyle uyumlu kelimlerdir. Sevimli Panda Pandi gibi…
  5. Öykü içinde beş duyunuzu kullanın: Hikaye içinde ormanın kokusunu, dokusunu hissettirin.
  6. Cinsiyet ve yaş uyumu : Aynı cins ve aynı yaşlarda biriyle çocuk daha kolay özdeşim kuracaktır.

 

 

YAPILMAMASI GEREKENLER

  1. Büyülü sonu olan hikayelerden kaçının.
  2. Olumsuz sonu olan durumlardan da kaçının.
  3. Öyküleri okur gibi değil mimiklerinizi katarak anlatın.
  4. Tıbbi reçete gibi görünen hikayelerden kaçının.
  5. Tek bir öykü ile çözüm beklemeyin.
  6. Korku ve yalan unsurlar kullanmayın.

Özellikle kendi hikayelerinizi uydururken çocuklarınıza korku unsuru ile etkilemenizi önemle vurgulamak istiyorum. Ateşle oynayan bir çocuğun evini yakması sizin açınızdan kaçınılması gereken bir durum olabilir ancak çocuk buradaki duygu yoğunluğuna bakarak ateşe hiç dokunamamak gibi bir korku geliştirebilir. Mesela ateşle oynayan bir çocuğun son anda evini yakmaktan kurtulması, bu esnada parmağına değen ateş yüzünden küçük bir şekilde yaralanması ancak annesinin  onu kucaklaması ile son bulan hikaye kendini güven içinde hisseden çocuğu getirir.