Hayvanların insanlardan daha iyi dost olduğunu her zaman söyleriz. Severseniz sever, kızarsanız kaçar. Bu küçük ve zarar görmez ise zarar vermeyen canlıların çocuğumuzun gelişimine olan etkilerini biliyor muyuz?

 

HAYVAN SEVGİSİNİN İNSAN GELİŞİMİNE KATKILARI

 

Yaşamımızın ayrılmaz parçası ve en yakın dostlarımız olan hayvanlar, çocukların gelişiminde de önemli rol oynuyor. Doğru ilişki kurulduğu takdirde, empati yeteneğinden ahlaki değerlerin gelişimine kadar pek çok olumlu sonuçlara küçük dostlarımız sayesinde varabiliriz. Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek, onun iyiliğini düşünmek, çocuğun sadece hayvanlara olan olumlu duygularını beslemekle kalmıyor, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Çocuk, bu şekilde duygusal ve maddi anlamda verici olmayı, diğerinden sürekli talep etmemeyi, sürekli alan taraf olmamayı da öğreniyor. Sevgi ve ilgi verdikçe, hayvanın, özellikle köpek gibi sadakat duygusu olan canlıların, ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin karşılıklı bir ilişki olduğunun farkına varıyor. Ancak bu olumlu etkinin ortaya çıkabilmesi, hayvanı atılıp satılabilir bir nesne olarak görmemekle ve ebeveynlerin doğru tavırlarıyla mümkün olabilir. Günümüz çocukları hem tüketim anlamında daha şanssız hem de bizim gibi sokakta, doğada oynamalardan yoksun. Bilgisayar, çabuk tüketilen pahalı oyuncaklar, ceza – ödül sistemi, kapalı ya da en azından steril var oluş alanları (ev, yuva, okul) içinde kısıtlanan çocuklar, kapalı bir dünya algısı geliştirmekte, benzerlerine duyarsız, benmerkezci, bazen acımasız olabilmektedir.asyam

 

 

İşte bu noktada günümüz şartlarına uyum sağlayacak ölçüde bir hayvan ile çocuğunuz tanıştırmak ve onun ile bağ kurmasını sağlama oldukça yadımcı olacaktır. Kendisi dışında bir canlının var olduğunu ve bu canlının sorumluluğu almak çocuğunuza oldukça iyi gelecektir. Bu gidip pet shop lardan sadece çocuğunuz istedi diye, bir kaç gün seveceği bir canlıyı edinmek değildir, aksine bu durum ona bir oyuncağa sahip olmuş hissi verecektir. Çocuk bu her gördüğüne sahip olmak istemesi normaldir. Mesela geçen gün sokakta niyet tavşanı gördüğümüzde küçük kızım bayıldı. Yanında da iki küçük yavrusu olan bir beyaz tavşan. Yavruları sevdi, niyetçi de “istersen sana verelim bunlar hiç büyümez” diyerek kızımın aklına fikri soktu. Küçük bir tavşan aslında bir kutuda, kapalı balkonda bile bakılabilir. Ancak neden büyümüyorlar diye merakımdan araştırdım. Yavru tavşanlara yapılan bir iğne ile birlikte büyümeleri durduruluyor ve hayatlarına sadece bir ay devam edebiliyorlarmış. Şimdi çocuk sevsin diye bize hizmet edecek bu hayvana edilen eziyet mi daha kötü, yoksa inanıp alsak bir ay sonra bağlandığı tavşanın bizim bildiğimiz ölümü ile yıkılan küçük kızımın durumu mu? Aslında evcil bir hayvana sahip olmak küçük çocuklara ölüm, doğum gibi yaşamsal döngüyü anlatmakta da oldukça yararlı olabilir. Ancak bile bile bunu yapmak, talebi arttırıp bir çok canlının yaşamına bu şekilde son vermek doğru değil.

 

KEDİ VE BEBEK AYNI EVDE OLUR MU?

 

Tabiki bebek ile kedi aynı evde olur. Siz evinize aldığınız kedinin bakımını ve temizliğini yapacağınız için endişelenmenize gerek yok. Evde hayvan bakımı oldukça büyük bir sorumluluktur. Sokakta ki, çevrenizde ki ya da gerçekten sizde yardımcı olabilecek iseniz evinize bir hayvan almak olabilir. Burda sizin yapabileceklerinizin önemi büyüktür. Sizin yardımınız olmadan çocuğunuz bu küçük canlıyı sadece sever, bakımını yapıyım derken zarar bile verebilir. Sizin de hep elinizin üstünde olması gerekir. Evinize aldığınız bu sefer plastic bir oyuncak değil bir canlıdır. Siz korkuyor iseniz öncelikle bu korkuyu yenmeniz gerekmektedir. Çocuğunuzla dışarıya çıktığınızda sokaktaki kedi ve köpeklere karşı nasıl sevgi gösterdikleri ve hemen dokunmak için ilerlediklerine tanık olmuşsunuzdur. Çocukların çoğu küçük yaşlarında, hayvanlara karşı korkusuzdur. Genellikle merakla dokunmak ve sevmek için onlara yaklaşırlar. Yetişkinlerin cesaret edemedikleri birçok davranış gibi, küçük çocukların hayvanlara yaklaşırken hiç tereddüt etmediğini görmek, sıkça karşılaşılan bir durumdur,çünkü korku sonradan öğrenilen bir duygudur.

 

kedive bebek

Hayvanlar ile kurulan bu sıkı ilişki sayesinde çocuk daha hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık bir kişilik geliştirebilir. Yapılan çalışmalar, otistik çocuklarda, midilli veya yunuslarla yürütülen meşguliyet terapilerinin konuşmayı ve sosyal gelişimi hızlandırdığı bilinmektedir. Engelli çocukların da evcil hayvanlarla yaptıkları paylaşımlar sonucunda, kendi bedenlerini keşfettikleri, konuşma becerilerinin geliştiği, huzurlu ve mutlu oldukları bilinmektedir.

 

Şimdi iyi düşünüp karar verelim. İlla evimize almamız şart değil kapımızın önüne gelen bir kedinin bakımını üstlenebilir ve alıştırabiliriz. Hangi eğitim materyali bu kadar çok konuda gelişim kazanmasına yardımcı olablir ki?