Sürekli bahsediyoruz güvenli bağlanma diye ama acaba güvenli bağlanamazsak nasıl bağlanırız ve diğer bağlanma türleri bize neler getirir birazdan bundan bahsedelim.

  1. Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanma, bağlanma nesnesinin kendini bebeğine bırakarak, doğanın akışında ilerlemesini sağlamaktır. Bebek zaten Dünya’ya bağlanma davranışları ile gelir. Anne ile bebek belirli bir zaman sonrasında birbirine uyumlanmayı öğreniyor ve birbirlerinin tepkilerine göre küçük canlı hayatı deneyimlemeye başlıyor. Bu ikili ilişkinin ilk kazananı tabiki bebek oluyor, Bağlanma nesnesi olan anne bu ilişkide bebeğin saf sevgisini alıyor ve bir canlıya hayatı öğretme zevkini tatmış oluyor. Bebek ise yetişkinlik yaşamına ait geniş bir tolerans penceresi, zor anları tolere etme, doğru yorumlama ve hatta bu zor anlarını bir öğrenme, büyüme fırsatına çevirecek kapasiteyi bu bağdan öğreniyor. Çünkü anne ilk dönemlerinde bebeğin stres anlarında onu rahatlatarak duygularını düzenlemesini sağlıyor. Anne bebeğin duygularını hissederek ona göre yaklaşımını yaptığında bebek kendi güvenli alanını kurmuş, ihtiyacı olduğunda ise güvenli üssünü kurmuş oluyor. Her ne kadar yetişkin olursa olsun zor anlarında duygusal benliğindeki ilk sığınacağı ve duygu düzenlemesini yapacağı yer burası oluyor. Bu nedenle güvenli bağlanma için annenin bebeğine uyum sağlayarak devam eden bir düzen ve güven hissi vermesi gerekir.

 

2.Kaçınmalı Bağlanma

Bebek aç olduğunda, alt değiştirme dönemlerinde ya da ilk ayrılık kaygılarının hepsinde anneye sığınmak için sinyaller gönderir. Genellikle ağlama ile birlikte seyreden bu sinyaller esnasında bağlanma nesnesi olan anne geri çekilir ya da bebeği iter, ya da fiziksel olarak yapmasa bile ruhunda kabul etmez ise bu ilişkiyi bebek kaçınmalı bağlanma durumuna geçer. Bebeğin yanındayken bile ağlamasına geri sıçrayarak, göz temasından uzak bir tepki vermesi bebeğin bu durumu zaman içerisinde bu şekilde kabullenmesine ve dış Dünyayı bu şekilde kabul etmesine neden olur. Artık yanında anne olsa bile anneden çok oyuncaklarına ilgi gösterir. Çünkü anneden istediği sevgiyi alamayınca kendine oyuncakları ile bir Dünya kurmuş ve güvenilir üssünü oyuncakları yapmış, duygularını da içine hapsetmiştir. Çoğunlukla sakin, kendi kendine bir köşede oynar denilen çocuklar bu kategoridedir. Bu esnada çocuk Dünya’yı güvenilmez ve kimseye güven duyma düşünce kalıplarını oluşturmuştur. Hayatında kuracağı ilişkiler de bağlanmadan bırakmak yöntemi olacaktır.

3.Kaygılı Bağlanma

Bu bağlanma durumunda her iki bağlanma türünün karışmış hali gibidir. Anne bazen bebeğin verdiği sinyalleri duyar bazen duymaz. İlişkinin devamlılık arz etmemesi bebek için durumu güvensiz kılıyor. Bebek bu sefer ne zaman geleceğini bilmediği iletişim için genelde kendini anneye bağımlı kılar. İlişkinin çocuğun her şeyi oluşu diğerine saplantılı olarak bağlanıp kendini unutma olarak kendini gösterir. Ebeveyn, bebek ile kendi duygusal ihtiyaçlarına göre ilişki kurduğu için bebeğin uyarılma azaltma ihtiyacı varken onu aşırı uyarılı hale getirebiliyor. Bu durumda çocuk annenin devamlı peşinde ama ne yazık ki anneyle de rahatlayamıyor. Ne onunla ne onsuz denilen ilişki biçimleri kaygılı bağlanmanın kısaca özetlenmiş hali gibidir.

Bizim kendi ebeveynlerimiz ile hangi tarzda bağlandığımız hayatımızdaki tüm ilişkilerimizi etkilediği gibi kendi çocuklarımız ile bağlanmamızı da etkiliyor. Bu nedenle bu yazıda kendinizin bağlanma örüntünüzün hangisi olduğunun farkına varmanız ve geçmişe ait bu yaralarınızın sarılması ile birlikte en içte bulunan, yaradılışınıza ait asıl bağlanma örüntüsünü bulabilirsiniz.